Benim de mensubu olduğum Ege Üniversitesi bu değişime öğrenci kartlarını değiştirmekle başladı. Her sene öğrenci kartı için başvuranlardan alınan ücret yine aynı şekilde talep edildi. Buraya kadar herşey iyi ve olağan. Ancak öğrenci kartlarını almak için dağıtım noktasına gittiğimde aslında birşeylerin olması gereken gibi olmadığını farkettim. Öğrenci kartı alabilmek için yapılması gereken işlemler şöyleydi:
– x bankasına duyuruda belirtilen kadar para yatır.
– Kart dağıtım noktasındaki y bankası görevlisinin verdiği 2 adet uzun banka sözleşmesinde (Evet, bildiğimiz 20 küsur sayfa uzunluğunda, sizin çeşitli zor durumlarda kalmanız halinde bankanın sorumlu olmadığına dair olan banka sözleşmesi.) gösterilen yerlere imza at.
– y bankasına ait 2 adet zarfın içindeki kartları imza karşılığı teslim al. Bu kartlardan bir tanesi ön yüzünde öğrenci bilgilerinin olduğu banka hesap kartı. Diğeri ise kredi kartı. Kredi kartını istemiyor olmanız durumunda zarfın üzerine “istemiyorum” yazıp imzalıyor ve görevliye geri teslim ediyorsunuz.
Bu işleyişi gördükten sonra doğal olarak kafamda sorular oluştu. Soruların cevabını orada bulunan banka görevlisi arkadaştan öğrendim. Ege Üniversitesi’ndeki “tüm öğrenciler” için, herhangi bir başvuru alınmaksızın y bankasında hesap açılmıştı, ön yüzünde öğrenci bilgileri olan banka kartları ve ek olarak da kredi kartları basılmıştı. Dikkatinizi çekerim, bu işlemlerin hepsi üniversitedeki “BÜTÜN” öğrenciler için, kendilerine sorulmadan yapılmıştı. Yani benim ve diğer tüm öğrencilerin fotoğrafları dahil, gerekli tüm bilgileri üniversite veritabanından banka veritabanına aktarılmıştı. Öğrenci kartınızı almak istiyorsanız, herşeyin yasallaşması için o upuzun banka sözleşmesini imzalamanız gerekiyordu. Doğruluğunu bilemiyorum ama konuştuğum bazı öğrenciler istemedikleri halde kredi kartını da almak zorunda bırakıldıklarını söylediler. Şimdi yukarıda yazdığım maddelerin birincisine bakın. Üniversite y bankasıyla anlaşmış ve açılacak banka hesaplarıyla basılacak kredi kartları karşılığı, öğrenci kartlarını y bankasına bastırmış. Peki o zaman neden x bankasına para yatırılması gerekiyor? Herşeyden öte, bir üniversite kişilere sormadan nasıl kişisel bilgileri bir bankaya aktarabiliyor? Ben bu soruların cevabını hala bulamadım. Binlerce öğrenci için basılan 2 adet kartın (Toplam kart sayısı, öğrenci sayısının 2 katı eder.) üretimini ve alınmayanların çöpe atıldığını düşünürsek sanırım işin bir de çevresel maliyeti var.
Bu olay üniversite yönetimi tarafından basına sadece olumlu yönleriyle yansıtıldı: “Öğrencilerimize uygun şartlarda banka hesabı ve kampüs içindeki işlemlerde kolaylık için elektronik kartlar sağlıyoruz.” Ne güzel!
“Otomatik kampüs” için Ege Üniversitesi’nde atılan bir başka adım da giriş-çıkış kapılarının düzenlenmesi. Araçlara yapıştırılan etiketlerin içindeki elektronik kontrol mekanizması sayesinde artık bazı kapılar otomatik açılacak. Bu etiketlerden öğrenciler ne şekilde yararlanacak bilmiyorum ancak bir süre önce personele yapılan bir duyuruda, personele bu etiketlerin ücretsiz verileceği söylendi ve herkesin araç ruhsat fotokopilerini yönetime iletmesi istendi. Yine herşey olağan görünüyor değil mi? Ancak öyle olmadığını bu duyurudan yaklaşık 1 ay sonra gelen açıklamayla öğrendim. Araç pulu/etiketi alabilmek için gerekli olan şartlar şöyle:
– Araç kişinin kendi üzerine olmalı.
– Araç kişinin kendisine değil eşine aitse, evlilik cüzdanı fotokopisi ile bu kanıtlanmalı.
– Araç kişinin anne ya da babasına aitse, nüfus cüzdanı fotokopileri ile bu kanıtlanmalı + belirtilen miktarda para üniversite banka hesabına yatırılmalı.
Eğer yukarıda sayılanların dışında birisine ait araç kullanıyorsanız ya da bir kişinin üzerine kayıtlı iki araca birden etiket almak istiyorsanız, üzgünüz ama kampüse giremezsiniz. Bugün o kapılardan birisinden geçmeye çalıştığımda güvenlik görevlisinin uyarısı aynen şöyleydi: “Siz hangi bölümdensiniz? Etiket almadınız mı hala? Bakın bu son kapı açılışı. Bir daha etiket olmadan buradan geçemezsiniz!”. Büyük ihtimalle orada bir görevli olmayacak bir dahaki sefere.
Tahminen bu etiketlerden almak isteyen öğrencilerden de belirli bir miktar ücret talep ediliyor. Aslında buradaki sorun ücret talep edilmesi değil. Bana göre buradaki en büyük sorun, ücretsiz etiket dağıtımı yapılacağı duyurulan personel arasında ayrım yapılması ve aracı kendi üzerine olmayanlara türlü zorluklar çıkarılması. Ya herkesten ufak da olsa bir ücret talep edilmeli ya da herkese ücretsiz olmalı. Herkes aynı işlemlere tabi tutulmalı. Bir üniversitede kaç tane kişinin çalıştığı biliniyor olmalı. Her bölüme çalışan sayısı kadar etiket dağıtılabilir, sayıdan emin değillerse araç kullananların sayısı istenebilir, güvenlik için ruhsat fotokopileri saklanabilir ya da başka önlemler alınabilir ama böyle bir ayrım yapılamaz. Önemli olan, kimin aracını kullandığımdan öte, aracın içindekinin ben olup olmadığımdır sonuçta.
Bilindiği üzere Türkiye’nin en eski ve en büyük üniversitelerinden birisi bu söz ettiğim. Ama aslında hiç önemi yok hangisinin olduğunun. Üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken, bir üniversitenin gerçekten bu gibi hareketlere muhtaç olup olmadığıdır. Eğer muhtaçsa bu hale gelmesinin sebebi üzerinde düşünülmeli ve çözümler aranmalıdır. Eğer muhtaç değilse o zaman bütün bunların nedeni sorgulanmalıdır ki bana göre bu durumda olanlar çok daha vahimdir.