Her sene farklı bir ilde düzenlenen Akademik Bilişim Konferansları geçtiğimiz günlerde (2-4 Şubat 2011) Malatya İnönü Üniversitesi’nde düzenlendi. Konferansa gidip gelmek için uygun günlerde uçak bileti bulamadığımızdan çevre illerden aktarmalı olarak gidip geldik. Bu sayede gidişte Diyarbakır, dönüşte ise Elazığ’ı gördük.
Konferansın öncesi, sonrası ve kendisi hakkında değinmek istediğim noktalar şöyle:
– Doğu illerinde hava İzmir’e göre 1 saat daha erken karardığı için özellikle kış aylarında gezmek için pek vakit kalmıyor. İllerin yine İzmir’e göre daha durgun olan sosyal hayatı düşünüldüğünde, hayatın en geç saat 10’da sona ermesi, bazı otobüs, dolmuş hizmetlerinin de 5’te ya da 7’de sonra ermesi çok mantıksız değil.
– Özel aracınız varsa bölgede gezmek çok daha hızlı ve keyifli olacaktır. Şehir içi ulaşım sorun olmuyor ancak yakın çevrede gezilip görülmesi gereken yerlere toplu taşımayla gitmek ya mümkün değil ya da çok zaman alıyor. Oralara kadar gitmişken çok yakında olduğunuz ama ulaşamadığınız yerleri görememek üzüyor insanı.
– Bir şehrin her yeri aynı olmaz elbette ama gördüğüm kadarıyla Diyarbakır yapılaşma biçimi nedeniyle biraz boğucu bir şehir. Şehirdeki tarihi yerlerin neredeyse tümünü yürüyerek gezmek mümkün. Surların içinde kalan tarihi alan kesinlikle görülmeli. Yemek için de güzel alternatifler var. Et sevmeyenler için doğu illerinin uygun olmadığını belirtmeye gerek yok herhalde.
– Diyarbakır’dan kolay ulaşılabilecek yerlerin başında Mardin geliyor. Midyat ve Hasankeyf’e ulaşmak da mümkün. Diyarbakır – Elazığ yolu üzerindeki Hazar Gölü kıyısındaki yazlık tesislerde birkaç gün geçirmek isteğimi ise bir başka bahara erteliyorum.
– Malatya İnönü Üniversitesi konferans için oldukça iyi hazırlanmış. Organizasyonda neredeyse hiçbir aksaklık çıkmadan yüzlerce kişiyi gayet güzel ağırladılar. Üniversite kampüsünün tamamını gezemedim ama gördüğüm kadarıyla gayet güzel bir yer.
– Konferansta tam 8 salonda birden eş zamanlı sunumlar gerçekleştirildi. Bilişimle ilgili aklınıza gelebilecek pek çok konu konferans kapsamındaydı. Özellikle disiplinler arası çalışmalara yer verilmesi açısından konferansın daha faydalı olduğunu düşünüyorum.
– Her Akademik Bilişim’de olduğu gibi bu sene de özgür yazılım ve Linux ile ilgili seminerler konferans boyunca devam etti.
– Eski arkadaşlar ve yeni dostluklar konferansın en keyifli kısmıydı 🙂
– Konferansın devam ettiği günler boyunca Malatya’yı gezmek mümkün olmadı. Ancak konferans sonrasında bunun acısını çıkarttık denebilir. Malatya’ya dair en önemli şey tabi ki kayısı. Belediye otobüslerinin bile turuncu renkli olduğu şehirde bilenlerin de söylediği gibi yazın heryerin yemyeşil olduğunu tahmin etmek güç değil. Hele baharda çiçek açan kayısı ağaçlarının manzarasını tahmin edemiyorum.
– Bir yanda yeni açılan lüks alışveriş merkezi Malatya Park, diğer yanda bakır, demir işçileri, küçük kalaycı dükkkanları, ayakkabı tamircileri… Malatya’da, artık buralarda hiç göremediğimiz ve benim zaman zaman özlem duyduğum eskiden kalma yaşam biçimi ve belki de bir özenmişlikle sayıları hızla artan “modern” yaşam biçimini yan yana görmek mümkün. Yemeklere gelince; kağıt kebabı, tava yemekleri, kavurma ilk aklıma gelenler. Her türlü ürününü bulabileceğiniz kayısıyı hiç saymıyorum.
– Nemrut Dağı, Malatya’dan ulaşılabilecek önemli yerlerden. Zaman azlığı ve mevsim koşulları sebebiyle gerçekleştiremediğim bu hayalimi de bir başka bahara erteledim.
– İzmir’e dönüş öncesi son durağımız Elazığ. Hem zaman azlığından, hem de araç yokluğundan görebildiğimiz tek yer Harput. Şehir içinde görmeye değecek başka bir yer bulamadık biz. Merkezde adım başı çiğköfteciler dikkat çekiyor. Elazığ’a kadar gitmişken göremediğim, aklımda kalan çok yer oldu: Kayak merkezi, Keban baraj gölü kıyısındaki alabalık lokantaları, şelaleler, mağaralar… Kim bilir, belki bir dahaki sefere…
NOT: Daha fazla fotoğraf için buraya bakabilirsiniz.