Daha önce Norveç noel lezzetlerini yazmaya başlamıştım. Fakat burada paylaştığım fotoğrafları kendim çekmeye çalıştığımdan diğer yemekler hakkında yazmadan önce biraz beklemeye karar verdim. Özellikle anlatması sadece kelimelerle zor olan yemeklerin yapılışını ya da Türkiye’de bulabileceğimizden farklı malzemelere sahip yemekleri farklı aşamalarda fotoğraflamak istiyorum. O yüzden anlatması ve tarifi çok kolay olan, fotoğrafa fazla ihtiyaç duymayacağım bir yemeği yazmak istiyorum: Fårikål (Türkçe okunuşu: forikol). Tam Türkçe anlamıyla ‘lahana içinde kuzu eti’. Ben ‘lahanalı kuzu eti’ diye çevirmeyi tercih ediyorum 🙂
Her sonbahar, Eylül – Ekim aylarında Norveç’te marketlerde taze kuzu etleri boy gösteriyor. Bu aylar dışında da kuzu eti bulmak mümkün ama genellikle dondurulmuş olarak ya da taze ama sadece büyük marketlerde. Bu aylarda ise üzerinde ‘forikol eti’ yazan büyük paketlerde, kemikli ufak parça kuzu etleri satılıyor. Sanırım aynı zamanda lahana mevsimi de açılmış olduğundan, sadece bu iki malzemeyle ağır ateşte pişen ‘forikol’ sezonu başlamış oluyor.
Bu yemeğin tarifi ise şöyle: Önce lahana büyük parçalar halinde dilimleniyor. Evet, herhangi bir özen gösterilmeden, kocaman bir bıçakla lahana 2-3 cm kalınlığında dilimleniyor. Daha sonra, bir tencereye kuzu etlerinin yağlı kısımları alta gelecek şekilde bir sıra kuzu eti diziliyor. (Bu etlerin ufak parçalar halinde olduğunu yukarıda yazmıştım.) Üstüne biraz tuz ve karabiber ekiliyor ve lahana dilimleri bir sıra döşeniyor. Lahanaların da üzerine biraz tuz, karabiber ekiliyor. Bu şekilde, yani bir sıra et, bir sıra lahana olacak şekide, aralara tuz ve karabiber serpilerek, tüm malzemeler bitene kadar tencereye kat kat döşeniyor. Bu tarifte geleneksel olarak toz karabiber yerine tane karabiber kullanılıyor ama ben toz karabiberi tercih ediyorum. Tüm malzemeler tencereye döşendikten sonra yarım ya da 3/4 su bardağı su ekleniyor, tencerenin kapağı kapatılıp eklenen su kaynayana kadar hızlı ateşe konuyor. Çok çok az su konduğundan bu süre genellikle 1-2 dakikayı geçmiyor. Su kaynadıktan sonra ise ateş mümkün olduğunca kısılıyor ve tencerenin kapağı kapalı şekilde 2 saat kadar pişmeye bırakılıyor. Bu süre içinde lahanalar suyunu salıyor ve 2 saatin sonunda tencereden buharlaşan suya rağmen tencerenin neredeyse yarısı su dolmuş oluyor. Sonuç ise şunun gibi oluyor:
Hazırlaması oldukça kolay ama pişmesi zaman alan bir yemek. Özel bir malzeme gerektirmiyor, yani dünyanın birçok yerinde denenebilecek bir tarif. Ağır ateşte lahana suyu ile piştiğinden olsa gerek, tadı harika, kıvamı da ağızda dağılacak kadar yumuşak. Tavsiye ederim!