Dünyanın Kuzey Ucu: Svalbard

Norveç ulusal bilişim konferansı bu sene Svalbard’da düzenlendi. Konferansı Svalbard’a taşımak kimin fikriydi bilmiyorum ama konferansın popüleritesini arttırdığı kesin. Ben de bölümden pek çok diğer meslektaşımla birlikte 17-21 Eylül 2018 tarihleri arasında Svalbard’da idim.

Svalbard dünyanın neresinde diyecek olursanız, aşağıdaki ekran görüntüsüne bakabilirsiniz. Yazıyla tarif edecek olursam da kuzey kutbundan kabaca 1300 km güneyde, Grönland’ın yanında bir yerde. 🙂

Svalbard’a gitmeden önce vakit buldukça biraz bilgi edinmeye çalıştım. Yine de dünyanın bu kadar kuzeyinde, oldukça zorlu ilkim şartlarında ve anakaradan oldukça izole bir şekilde yaşamın neye benzediğini kestirmek kolay değildi benim için. Her zaman gitme fırsatımın olmadığı (ya da benim öyle düşündğüm) bir yeri ziyaret edeceğim için, konferans haricindeki tüm zamanımı diğer sosyal etkinliklere ayırmaya çalıştım. Herşeyi tek tek anlatmaya kalkarsam bu yazı gerçekten çok uzun olabilir. O yüzden maddeler halinde yazmaya çalışacağım.

Havaalanında bizi ilk karşılayan şey 🙂
  • Svalbard her ne kadar resmen Norveç’e bağlı olsa da özel bir statüye sahip ve Schengen alanında değil. O yüzden Oslo (ya da Tromsø) üzerinden Longyearbyen’e olan uçuşlar dış hatlar terminalinden, pasaport kontorllü bir şekilde. Buna rağmen ‘duty free’ alışveriş yapamıyorsunuz çünkü aslında başka bir ülkeye gitmiyorsunuz.

    Longyearbyen.
  • Svalbard’da çalışmak için iş bulmanız yeterli, herhangi özel bir izin gerekmiyor. Vergiler Norveç’in diğer yerlerine göre çok düşük. O yüzden 50’nin üzerinde farklı milletten 3000’e yakın insan yaşıyor. Bir kısmının motivasyonu para kazanmak olsa da bir kısmı Svalbard’da yaşamaktan oldukça memnun görünüyor.

    Longyearbyen içme suyu kaynağı bu göl.
  • 1900’lu yılların başında kömür madenciliği faaliyetleri başlamış ve sanırım ilk o zamanlar kalıcı yerleşimin temelleri atılmış. Bugün birçok kömür madeninden sadece 1 tanesi aktif olarak çalışıyor.

    Svalbard’daki çalışan tek kömür madeni.
  • Çıkarılan kömür adanın elektrik ve sıcak su ihtiyacını karşılıyor. Büyük bölümü ise Almaya’ya ihraç ediliyor. Kömür kalitesi yüksek olduğundan bu kömürün Almanya’da çelik ve otomotiv sanayiinde kullanılıyormuş.

    Longyearbyen çarşısında madenci heykeli.
  • Turistler her yerde olduğu gibi Svalbard’da da eksik değil. İş amaçlı gelenlerin yanı sıra özellikle yazın pek çok turist adaya geliyor. O yüzden Longyearbyen’de benim sayabildiğim en azından 6-7 tane otel var. Birçok farklı seyahat/tur firması farklı outdoor etkinlik imkanı sunuyor. Sanırım bu firmalarda rehber olarak çalışan insanların sayısı da epey fazla. Etkinlikler arasında doğa yürüyüşleri, gemi ve kano turları, buz mağarası turu ve köpeklerle kızak turları var. Elbette yaz ve kış etkinlikleri farklı.
    Svalbard’da yaz etkinliklerinden birisi.
    Etrafta büyük köpek çiftilklerini görmek mümkün. Bu köpekler Green Dog firmasının köpeklerinden bazıları.

    Lütfen köpeklerinizi buraya park etmeyiniz! Köpeklerin ne kadar yaygın kullanıldığı tabelalardan da belli oluyor 🙂
  • Svalbard’da köpeklerin yeri ve önemi ayrı. Etrafta pek çok kocaman köpek çiftlikleri görmek mümkün. Ziyaretçilere sunulan etkinliklerde de köpekler çoğunlukla insanlara eşlik ediyor. Ben de silahlı bir rehber ve köpeği ile buzul yürüyüşüne katıldım.
    Foxfonna yürüyüşünde rehberim ve köpeği.
    Foxfonna buzulu.

    Uzaklarda Longyearbyen görünüyor.
  • Svalbard kutup ayıları ile ünlü ama adaya özgü pek çok bitki ve hayvan türü var. Kutup tilkisi, Svalbard ren geyiği ve çeşitli kuşlar bunlara dahil. Bu hayvanların bir bölümü doldurulmuş olarak müzede sergileniyor. Kutup ayıları oldukça tehlikeli hayvanlar ve adada her an her yerde olabilirler. O yüzden şehir merkezi hariç silahsız dolaşılması tavsiye edilmiyor. Merkezdeki dükkanlara ise silahla girilmesi yasak.
    Svalbard rengeyikleri. Anakaradaki rengeyiklerine göre daha ufaklar ve daha değişik görünüyorlar.
    Marketlere silahla girmek yasak.

    Svalbard’daki en ünlü tabela kutup ayılarına karşı uyarıyor.
  • Svalbard’da toprak donmuş olduğu için adaya yapılan binaların temelleri ya da su, kanalizasyon gibi altyapı kanalları kazılamıyor. Kazılsa da sağlam olmuyor. O yüzden evler zemine çakılan ahşap kazıklar üzerine inşaa ediliyor. Su ve kanalizasyon boruları ise yerin yüzeyinden geçiyor ve ısıtmalı borular kullanılıyor.
  • Büyük bir şehirde olan hemen herşey Longyearbyen’de mevcut: Anaokulu ve diğer okullar, kütüphane, kültür merkezi, alışveriş merkezi/dükkanlar, banka, postane, hastane, kilise, spor merkezleri, oteller, yüzme havuzu, müze, havaalanı ve hatta arktik araştırmalarına dair bir üniversite. Şehirde özellikle doğa sporu malzemeleri satan dükkanların sayısı dikkat çekiyor. Uzun yıllar gerekli izinlerin alınması için mücadele ettikten sonra birkaç yıl önce kurulan dünyanın en kuzeyindeki bira fabrikası ‘Svalbard Brewery’ de burada yer alıyor.
    Dünyanın en kuzeyindeki bira fabrikası: Svalbard Brewery.

    Longyearbyen kütüphanesi.
  • Toprak donmuş olduğundan ve iklim şartları yüzünden adada tarım yapmak mümkün değil. Adada ağaç da yetişmiyor. O yüzden adadaki su ve kömür hariç herşey, yapı malzemeleri, yiyecek, kıyafetler, odun, kağıt, cam yani herşey dışarıdan getiriliyor. Adada yaban hayat ve çevre genel olarak koruma altında olduğundan çöpler de anakaraya gönderiliyor. O yüzden yiyecek fiyatları Norveç anakarasına göre biraz daha pahalı. Uzun vadede adadaki kömür santralini kapatıp daha çevreci bir elektrik üretimine geçmek isteseler de ada halkı bunu yakın zamanda pek olası bulmuyor.

    Adventdalen güzel manzaralar sunan bir vadi.
  • Svalbard’da hiç ağaç olmamasına rağmen milyonlarca yıl öncesinden kalma bitki fosilleri bulmak mümkün. Sanırım bu kömür madenlerini de açıklıyor 🙂

    Milyonlarca yıl öncesinden yaprak fosilleri.
  • Adada ünlü ‘Svalbard küresel tohum merkezi’, radar iletişim merkezi ve çeşitli bilimsel ölçüm istasyonları bulunuyor. Bunlardan birisi de kuzey ışıkları araştırmasında kullanılan dev çanak antenler.
    Kuzey ışıkları araştırmalarında kullanılan dev çanak antenler.
    Havaalanından manzara.

    Sonuç olarak, Svalbard tahmin ettiğimden daha güzel ve çok daha iyi yerleşilmiş bir yer. Yaşam standartları Norveç’te herhangi bir yerden farklı değil gibi görünüyor. Yine de 6 ay gece 6 ay gündüze yakın şekilde yaşanan karanlık ve aydınlık zamanlar, sert iklim koşulları, dışa bağımlılığı ve en yakın anakaradan epey uzak olması gibi sebeplerle tanıdığım pek çok kişinin yaşamak istemediği bir yer.

    Benim için bu birkaç günlük deneyim gerçekten harikaydı. Dünyanın en ilginç konferans mekanlarından birisindeydim sanırım. Konferans yemeği ise ‘Barentz Camp’te bir çadırda oldu. Onun dışında Foxfonna buzulunda yürüyüş yapma ve bitki fosillerini yakından görme şansım da oldu, elbette silahli rehberler eşliğinde!

    Çadırdaki konferans yemeğine giderken silahlı korumalarımız eksik olmadı.

    Orada bulunduğum süre içinde Svalbard’da yaşamanın nasıl olacağını düşündüm. Herhalde ilk yıl oldukça ilginç geçerdi 🙂  Tekrar yolum düşer mi Svalbard’a bilmiyorum ama özellikle kışını görmek ve diğer outdoor aktivitelere kaıtlmak isterdim.